Günışığı Kitaplığı’nın KÖPRÜ KİTAPLAR serisi içinde yayımlanan Karga Feramuz’un Aşkı isimli romanı yeni bitirdim. Nazlı Eray’ın 2011 yılında Doğan Kitap’tan çıkan bu ilk gençlik romanı Semih Gümüş’ün editörlüğünde yeniden yayımlandı. Ve benim düşüncem, aşağıda belirteceğim küçük bir kaç nokta dışında, kesinlikle zamansız bir roman olduğu (ki bu kadar fantastik bir dünyada o kadarına da takılmamak gerek belki) , okurken çok keyif aldım.
“Çılgın, komik, beklenmedik…
Zamanın ötesinde müzelik bir hikâye!
Editörlüğünü Semih Gümüş’ün üstlendiği Köprü Kitaplar koleksiyonunun 25. kitabını, çağdaş edebiyatımızın fantazya ustası Nazlı Eray yazdı. Bir köşkün bahçesinden müze koridorlarına uzanan farklı bir sevdanın izini süren roman, çocuk gözünden esrarengiz bir dünya sunuyor. Duyguların zamanı aşan gücünü duyumsatan, tutkulu ve sıradışı kahramanlarıyla geçmişle bugün arasında hafızalardan silinmeyecek bir roman.” Günışığı Kitaplığı’nın web sayfasında böyle anlatılıyor. Gerçekten de beklenmedik şeyler oluyor ve ne kadar mantıksız olursa olsun sorgulamıyorsunuz. Hatta ben okurken zihnimden şöyle bir düşünce geçti: Al sana bir Harry Potter. Üstelik mekan İstanbul Arkeoloji Müzesi olunca inanılmaz keyif aldım. Orayı bilirsiniz. İnanılmaz bir dünyadır. Osman Hamdi Bey’in başında olduğu, Pera Palas’ın da mimarı olan Alexandre Vallaury tarafından inşa edilen bu harika binada çağlar üst üste binmiş gibidir. Zaten Karga Feramuz’un Aşkı ‘nda da müzenin tüm üyeleri neredeyse canlanıyor. Haftaya kesin Arkeoloji Müzesi’ndeyim söyleyeyim. Bu romanı okuyunca kahramanlarını ziyaret edesim geldi.
Gelelim romanın konusuna: Anlatıcımız ve baş kahramanlarımızdan biri olan Nazlı’nın eline bir günlük geçer. Bir başkasına ait günlük zaten ilginçtir ama bunu daha da ilginç kılan bir şey var: Bu babaannenin evinin bahçesinde yaşayan Karga Feramuz tarafından imzalanmış. Çok güzel bir el yazısıyla yazılmış. Nazlı günlüğü okudukça zavalla karganın babaannesine nasıl karşılıksız bir aşkla bağlı olduğunu öğreniyor. Günlükle babaannesinin gençliğine yolculuk yapıyor.
Nazlı o yaz sadece bu günlükle değil ilginç başka olaylarla da karşı karşıya kalıyor. Nazlı’nın en sevdiği yer Arkeoloji Müzesi. Orada kendine bir arkadaş edinmiş: iskelet. Büyükçe bir lahitin içinde yatan iskeletle konuşuyor. Her gün Kadıköy’den vapurla müzeye geliyor. Bu gidiş gelişleri bekçinin dikkatini çekiyor. Sadece onun değil, Venüs heykelinin, kocaman bir lahitin üstünde her gün ağlayan kadınlar ve daha bir çok müze sakinin. Bunların hepsi dile geliyor desem bana inanır mısınız? İnanın öyleyse. Bu roman size hayal kurma, doğa üstü olaylarla inanma şansı veriyor. Biz buna fantastik dünya diyoruz. Çok da keyifli oluyor.
Nazlı Eray’ı uzun uzun anlatmaya gerek var mı? Ben şöyle bir güzellik yapayım. Kendisi anlatsın bize. 2020 yılında İstanbul Kitap Fuarı’nın onur konuğu seçilen yazarla yapılan kısa sohbeti buraya bırakıyorum. Çocukluğunu, yazarlığını, kitaplarını ve yazar olmak isteyenler için tavsiyelerini anlatıyor:
Biraz da kurgudan bahsetmek istiyorum. Az önce yazdığım gibi bir günlük var. Öyle olunca geçmiş günlere yolculuk yapıyoruz. Bununla birlikte temel olay aslında Nazlı’nın zamanında yani günümüzde geçiyor. Dolayısıyla iki zamanlı bir roman akıyor. Mekanlar da çeşitli. Öncelikle mekan karakterlerin zenginliğiyle öne çıkan İstanbul Arkeoloji Müzesi. Fakat bunun dışında babaannenin evi ve bahçesi de var. Tüm bu çokluk kurguyu çok renkli hale getirmiş.
2011’de ilk baskısını yapan romanın 2021 sonunda tekrar basıldığında belki üzerinde durulması gereken bir kaç şey vardı: CD’nin yerine Spotify aldı, yaz saati uygulaması artık yok, müze girişlerinde de bilet yerine müze kart kullanıyoruz, yoksa çok pahalı oluyor.
Bu arada şunu da eklemeliyim, bu roman ilk yayınlandığında Memet Fuat Yayıncılık Ödülü almış.
Keyifli okumalar,
KÜNYE:
KİTABIN ADI: KARGA FERAMUZ’UN AŞKI
YAZARI: NAZLI ERAY
YAYINEVİ: GÜNIŞIĞI KİTAPLIĞI
SAYFA SAYISI: 180
YAYIN YILI: 2021