AT ÇALMAYA GİDİYORUZ

at çalmaya gidiyoruz

Kitap kulübümüzün en güzel taraflarından biri dünyanın farklı yerlerinden yazarları okurken, o coğrafyanın diline, kültürüne misafir olmak insan hallerini gözlemlemek bana göre. Bu dönem hazırladığımız kitap seçkisine (biz hazırladık diye demiyorum sakın yanlış anlaşılmasın) hayran kaldım. Yerli yabancı bir çok yazar var ama muhteşem eserler okuyoruz. İşte AT ÇALMAYA GİDİYORUZ da bunlardan biriydi.

Yazar Per Peterson’ı uzun zamandır takip ediyordum ama bir türlü okuma fırsatı elde edememiştim. İtiraf edeyim benim ilk hedefim son kitabı olan “Benim Durumumdaki Erkekler” di. Ancak bahsetmek için fırsatını beklediğim, çok beğenerek takip ettiğim bir spotify podcast’i olan BEN OKURUM’u dinlerken önce Per Petterson okumaya “AT ÇALMAYA GİDİYORUZ” ile başlamanın en doğru karar olucağını düşündüm. Bu arada hemen parantez açayım edebiyatla ilgiliyseniz bu satırları okuyorsunuzdur doğrudur ama eğer henüz BEN OKURUM ile tanışmadıysanız mutlaka takibe alın derim. Tanıtım linkini BURAYA yüklüyorum. Ve çok seveceğinizden eminim. Deniz Yüce Başarır yayıncılık dünyasının yakından tanıdığı bir isim. Storytel için seslendirmeler yapan, büyülü sese sahip bir sanatçı aynı zamanda. Çok üretken bir kadın. Bu iş de özellikle pandemi günlerinde ilaç gibi geldi. Tek kötü tarafı zaten kitap almaktan heba olmuş ben gibileri etkilemesi oldu.

Neyse efendim gelelim kitabımıza öncelikle yazarımızla başlayalım: Per Petterson 1952 doğumlu, Norveçli romancı. Kütüphanecelik eğitimi almış. İlk kitabı kısa öykülerden oluşuyormuş. “At Çalmaya Gidiyoruz” ingilizceye çevrildikten sonra dünya çapında ünlü bir yazar haline gelmiş. Yazdığı her roman iyi eleştiriler almış. Aynı zamanda senaryo yazarlığı da yapıyor. Kitap kulübümüzde kitapla paralel yine yazarın ortak çalışması olan filmini de izledik. Okuyan herkese tavsiye ederim. Etkileyiciydi ve birebir uyarlamaydı. Fragmanını buraya ekliyorum:

Kitabın konusuna gelirsek; çift zaman akışlı bir hikâye kurgusuyla karşı karşıyaydık. Ama zaman geçişleri çok ustaca yapıldığı için aslında okuyucu açısından zor olan bir işleyiş hiç rahatsız etmeden akıp gitti. Başkahraman Trond’un yaşlılığı ile başlayan hikâye onun çocukluğunun geçtiği kasabaya dönüşü ve geçimişi hatırlayışıyla ilerliyor. Tamamıyla bir erkek hikâyesi anlatıyor yazar. Bir baba oğul ilişkisi kurcalanıyor. Terk ediliş ve yeniden kendini bulmaya çalışma. Tüm bunlar olurken arka planda akan yine çift taraflı aşk öyküsü de var. Mekan inanılmaz Kuzey Avrupa ormanları. Norveç ve İsveç arası. Ve zaman geçişleri yapılırken baş kahramanın hatırlıdığı, yani duygusal yaralar aldığı çocukluk dönemi tam da ikinci dünya savaşı yıllarına denk geliyor.

“1948 yılının o yaz gecesinde, elimde giysilerimle yatak odasından dışarı koştuğumda birden paniğe kaldığımı hatırlıyorum, çünkü babamın söylediği şeyin ne olduğunu, olayların arkasında aslında neyin yattığını, bunun benim sandığım şeyle aynı olmayabileceğini anlamıştım ve dünyam bir anda sıvılaşmı, sağlamlıktan yoksun bir yer haline gelmişti. Önümde öteki tarafını göremediğim bir karanlık belirmişti ..” syf.89

Bu romanı okurken dünyanın çok farklı bir köşesinde yaşayan, farklı bir alt kültüre sahip insanların bu kadar aynı düşünebilmesine şaşırdım. Geçmişe gidip gelen ihtiyar adamın, babasında aradığı sevginin sessiz çığlığını duydum. Üstelik dediğim gibi bence tamamen bir erkek anlatısı, erkek duyguları söz konusuyken.

“İnsanlar onlara bir şeyler anlatmamızdan hoşlanıyorlar, mütevazı ve güven veren bir ses tonuyla yeterince şey anlatırsanız sizi tanıdıklarını sanıyorlar, ama aslında tanımıyorlar, sizin hakkınızda bir şeyler öğreniyorlar sadece, çünkü öğrendikleri şeyler olgular – duygular değil; herhangi bir şey hakkında ne düşündüğünüzü, başınıza gelenlerin ve verdiğiniz kararların sizi nasıl siz yaptığını bilmiyorlar.” Arka kapak tanıtımından

Sonuç olarak usta bir yazarla ve iyi bir çeviriyle karşı karşıyayız. Yazar zamanı eğip büküyor arasına sızmanızı sağlıyor, duyguları ise hiçbir şey yitirmeden size ulaşmasını sağlıyor. Çeviri de tamamen uzak bir dilin kendi dilimizde akıp gitmesine olanak veriyor.

İyi okumalar,

One Reply to “AT ÇALMAYA GİDİYORUZ”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir