ATEŞTEKİ GÜVE

ateşteki güve

Kendi adıma muhteşem olarak nitelendirilebilecek öyküler okudum. Tıpkı küçük bir yudum su ya da derin bir nefes gibi olan öykülere bayılıyorum. Kısa bir an içinde okunur, etkisini bir ömür sürdürürler. Truman Capote’nin Ateşteki Güve öyküleri işte tam da böyleler.

Çok iyi biliyoruz ki edebiyat dünyası bir okyanus. Kitaplarsa birer damla. Suyun içine daldığınızda büyüklüğünden etkileniyor, hepsini içinize alamadığınıza üzülüyor, hayıflanıyorsunuz. Bazen de, tamamen şans eseri, billur bir damlacıkla karşıya karşıya kaldığınızda dünyanın en mutlu insanı oluyorsunuz. İşte Ateşteki Güve benim için öyle bir öykü kitabı oldu. Truman Capote çok değerli bir yazar. Yıllar önce hayranlıkla, hatta tekrar tekrar izlediğim, Tiffaniy’de Kahvaltı da onun kaleminden çıkmışmış. Bilmiyordum. Ateşteki Güve kitabından haberdar olma şeklim de enterasan çünkü bir yazar söyleşisinde duydum. Melisa Kesmez okumaya başlayınca, ki Nohut Odası öykü kitabı muhteşemdir, YouTube üzerinde bir kaç söyleşisini de dinledim. Bunlardan birinde çevirisini yaptığı ve hayran kaldığı Ateşteki Güve’den bahsetmiş, tavsiye etmişti. Ayrıca belirteyim yine Sel Yayınları’ndan farklı bir çevirmen imzasıyla çıkmış Truman Capote’nin tüm öykülerinin bulunduğu Gümüş Damacana isimli bir derleme de var.

Ateşteki Güve’de; Yol Ayrımı, Değirmenin Yanındaki Dükkan, Hilda, Bayan Belle Rankin, Seni Unutursam, Ateşteki Güve, Bataklıktaki Dehşet, Tanıdık Bir Yabancı, Louise, Bu Jamie İçin, Lucuy, Batıya Gidenler, Yoldaş Ruhlar, Dünyanın Başladığı Yer isimli on dört öykü yer alıyor. Yazarın yeni yetmelik ve gençlik yıllarında kaleme aldığı öykülermiş. Bir röportajında “Ciddi ciddi yazmaya yaklaşık on bir yaşındayken başladım,” demiş ve şöyle devam etmiş “Burada ciddi ciddi derken diğer çocukların eve gidip keman ya da piyano falan çalışması gibi bir şeyi kastediyorum, her gün okuldan eve gidip yaklaşık üç saat yazıyordum. Bunu saplantı haline getirmiştim.” Saplantı olarak nitelendirdiği bu eylem bugün yazarlık derslerinde mutlaka yapılması gereken olarak nitelendiriliyor. Elbette her gün yazmıyorum diyen yazarlar da var ama inanıyorum ki onlar da kağıt, kalem ya da bilgisayar başında yazmasalar bile yazma eylemini zihinlerinde sürdürüyorlar.

Peki bu öykü kitabı neden beni bu kadar etkiledi? Süzgeçten geçmiş, tortularından arındırılmış, çarpıcı, düşündüren öyküler. Karakterleri gözünüzün önünde bulundukları mekanı görerek ve duygu durumalarını hissederek canlandırabilme gücüne sahipler. Asla uzun değiller. En sevdiğim. İki üç sayfada bitiyorlar ve kafanızda kurgunun devamına dair olasılıklarla sizi başbaşa bırakıyorlar. Öykülerin başlıkları çok iyi seçilmiş. Vurucular. Buradan da yukarda söyleşisinden verdiğim bölümde bahsettiği günlük çalışmaların ve belki de sürekli öze ulaşma denemelerinin bir sonucu olarak bu öykülerin çıktığını anlayabiliyorum. Truman Capote iyi öykü yazmak için örnek alınabilecek bir hoca.

İyi okumalar diliyorum,

KÜNYE:

KİTABIN ADI: ATEŞTEKİ GÜVE

YAZAR: TRUMAN CAPOTE

ÇEVİRİ: MELİSA KESMEZ

YAYINEVİ: SEL

SAYFA SAYISI: 140

BASKI YILI: 2016

TÜR: ÖYKÜ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir