EDDY’NİN SONU

EDDY'NİN SONU

Dilek Kitaplığı kitap kulübümüzde iki aylık yaz tatiline girmeden önce son okuduğumuz kitap Edouard Louis’in kaleme aldığı ‘Eddy’nin Sonu’ romanıydı. Açıkcası bu romanı okumayı sezonun başından beri bekliyordum. Mayıs 2021 tarihinde dağıtıma çıkan roman çok ses getirmişti. Haklıymış. Güzel bir kapanış oldu.

Edouard Louis genç bir yazar, 1992 doğumlu. Eddy’nin Sonu romanı otobiyografik bir eser. 2014 yılında Fransa’da yayınlanmış. Ardından 2016 yılında da şiddetin tarihini yazmış. 2013 yılında doğumda verilmiş adını Edouard Louis olarak değiştirmiş. Ailesinde üniversiteye giden ilk kişiymiş, tıpkı romanın kahramanı Eddy gibi. “Eserlerinde homofobiyi, ırkçılığı, egemenlerin zorbalığını, işçi sınıfını ve sosyal eşitsizliği odağına alan kitaplar yazmış” diye belirtiliyor romanın girişindeki tanıtımında. Can Yayınları’ndan 2020 yılında “Babamı Kim Öldürdü” isimli bir kitabı daha var. Kitap kulübünde yaptığımız söyleşi de okuyan arkadaşlarım bu kısa eserinden de en az Eddy’nin Sonu kadar etkileyici olduğunu belirttiler.

Roman özetle homoseksüel bir birey olan Eddy’in çocukluğundan itibaren yaşadığı zorlukları anlatıyor. Fransa’nın dar gelirli bir bölgesinde yaşıyor. Ailenin geçim kaynağı, kasabanın tüm erkeklerinin de, fabrikada çalışmak. Babası kaba, saba, küfür eden, gerektiğinde şiddete başvurmaktan geri durmayan aşırı maskülen bir adam. Gerçi romanı okurken ona da kızamıyor insan çünkü öyle bir döngünün içinden geliyor. Annesi babasıyla ikinci evliliğini yapmış. İlk evliliğinden iki çocuğu daha var. Eddy ortak ilk çocukları ve babasının hayal kırıklığı çünkü küçüklüğünden beri vücut dili cinsel kimliğini ele veriyor. Sadece aile içinde değil aynı zamanda okulda, kasaba çocuk cinsel kimliği nedeniyle baskıya uğruyor.

Çocukluğuma dair mutlu bir anım yok. Tüm bu yıllar boyunca mutluluk ya da sevinç duygusunu tatmamış olduğumu söylemek istemiyorum. Ama şu var ki acı totaliterdir: Sistemine girmeyen her şeyi yok eder. syf.15

Annesi çok küçük yaşta istemediği bir evlilik yapıyor ve kocası erken yaşta ölüyor o da iki çocukla kalıyor. Üstelik anlıyoruz ki bu sadece onun başına gelmiyor. Sanki o bölgedeki tüm kadınların kaderi böyle yazılmış gibi.

Hayatından sıkılıyordu ve yorucu işlerle sıkıcı anların sürekli tekrarından ibaret olan bu varoluş çabasının boşluğunu doldurmanın çaresini konuşmakta bulmuştu. syf.57

Yaşamları öyle bir çıkmazdır ki kara delik gibi sistemin dayatmasıdır. Evlerindeki en büyük eğlencenin televizyon izlemek olması gibi,

Lisede tek başıma şehirde yaşarken annem beni görmeye gelmiş, evde televizyon olmadığını fark edince delirdiğimi düşünmüştü. Hiç ummadığı anda deliliğin herhangi bir biçimiyle karşı karşıya kalan insanın yaşadığı gerginlik ve şaşkınlık o kadar net belli olmuştu ki sesinden, Bütün gün ne yapıyorsun televizyonsuz? syf.51

Kısa ama bir o kadar da etkileyici bir roman. Cinsel kimliğini “Değişmek istemenin, bir yalan dünyasında yaşamanın yalanın gerçeğe dönüşmesine yeteceğini sanıyordum,” diyerek itiraf eden kahraman en sonunda bu mücadelesinden vazgeçiyor. Kendine yeni bir yol çiziyor.

Yazarın ben anlatıcı dili kullanması romanı daha samimi ve inanılır hale getiyor. Zaman zaman okumakta zorlandığım, vicdanımı rahatsız eden bölümleri olsa da bu romanı farklı kimlikleri anlamak isteyen, yaşadığı zamanı ve toplumu sorgulayan, temiz, güçlü ve samimi bir roman okumak isteyen herkese tavsiye ederim.

Keyifli okumalar,

KÜNYE:

KİTABIN ADI: EDDY’NİN SONU

YAZARI: EDOUARD LOUİS

ÇEVİRİ: AYBERK ERKAY

YAYINEVİ: CAN

YAYIN YILI: 2021

SAYFA SAYISI:167

TÜRÜ: ROMAN

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir