BEŞİNCİ ÇOCUK

beşinci çocuk

Doris Lessing’ten okuduğum ilk metin ‘Beşinci Çocuk’ oldu. Bu kısa romanla bile Doris Lessing’in ne kadar etkileyici bir üsluba sahip olduğunu anladım. Her gün ‘külliyat okuma’ isteğimi kamçılayan yazar karşıma çıkıyor. Ancak yaptığım araştırmaya göre bu yazar uzun soluklu yazmayı severmiş. ‘Beşinci Çocuk’ ve bir kaç kitabı dışında eserleri ortalama 500 sayfalarda.

Doris Lessing, bir İngiliz. Kısaca yaşamına bir bakarsak, 1919 yılında babasının banka yöneticiliği yaptığı İran’da dünyaya gelmiş. Beş yaşındayken Afrika’ya daha önce hiç bir beyazın yaşamadığı Rodezya’ya taşınmış. Orta okulda bir Katolik okulunda eğitim görmüş ama ailesine baş kaldırarak bu okulu terk etmiş. Sonra çok farklı işlerde çalışmış: hemşire, telefon operatörü ve asistanlık gibi. Daha 18 yaşındayken Rodezya parlamentosunda ırkçılık karşıtı bir partinin kurulması çalışmalarında görev almış. İki kez evlenmiş. 1949 yılında ikinci kocasını terk edip oğlu ile birlikte İngiltere’ye dönmüş. Hayatını yazarak kazınmış. Yazar feminizm, cinsler arasındaki savaşlar ve 20. yüzyılın toplumsal ve siyasi ortamını anlatan eserler üretmiş. Eserlerinde işlediği karakterleri, tıpkı yazar gibi, içinde bulunduğu toplumun kısıtlamalarına baş kaldırmışlar. ‘Altın Defter’ isimli romanı en çok okunan ve çok dile çevrilmiş eseri olarak bilinir. Bu eseri aynı zamanda kadın hareketinin önemli bir temsilcisi sayılmıştır. Yazar 2007 yılında Nobel Ödülü’nü almaya hak kazanmış.
Bu yazımın konusu olan ‘Beşinci Çocuk’ yüzyıl öncesinin üretimi olsa da dil olarak çok modern bir anlatı. Yukarıdaki özette bahsettiğim gibi 20.yüzyıl eleştirisinin rahatlıkla okunduğu bir metin. İki ana karakter değişim yaşayan toplumun düzenine karşı çıkan, örneğin yaşıtlarının aksine halen bekarete önem veren, modayı takmayan, çok çocuklu bir aile kurup kırsalda yaşamayı düşünen genç bir çift. Bu çift ailelerini de çevrelerinde görmek istiyorlar ve her özel günde, uzun yaz tatillerinde satın aldıkları büyük çiftlik evi akrabalarıyla dolup taşıyor. Çift ilk aşamada planladıkları gibi art arda çocuk sahibi oluyorlar. İlk çocuğun ardından o daha bir yaşına girmeden ikinci çocuk, bir yıl arayla üçüncü hemen ardından dördüncü. Bu arada aileden bazıları tarafından eleştirilirken bazıları tarafından hayranlıkla karşılanıyorlar. Ancak yaşamın akışı içinde ekonomik zorluklar, duygusal tükenmeler başlıyor. Çok erken olduğunu düşünmelerine rağmen beşinci çocuğa da hamile kalınca Harriet hep yaşadığı zorlu hamilelik süreci acı verici bir hal alıyor. Son bebek diğerlerine hiç benzemiyor.

Klasik kahramanın yolculuğu serüvenine benzemeyen bu romanda elbette yine ana karakterlerin başladıkları noktadan geldikleri yerde değişimlerini gözlemleyebiliyoruz okur olarak ancak son bir çoklarını hüsrana uğratabilir.

Neden çok çocuk? Bir arada yaşamak mümkün müdür? Eleştirdiklerimizle bir gün yüzleşmek zorunda kalırsak neler yaşarız? Anne olmak hep verici olmak mıdır? Anne karşılıksız sevgi sunmalı mıdır? Aile nedir? Sorumluluk nedir? Nerede başlar, nerede biter? Kardeşler birbirlerini sevmek zorunda mıdır? gibi gibi onlara soru ile bu romanı okurken yüzleşebilirsiniz.

İçinde toplumsal eleştiri ve felsefe barındıran bu romanı ben sevdim. Geçmiş zamanda yazılmış olmasına rağmen bu kadar modern bir duruş sergilemesine de hayran kaldım. Tavsiye ederim,

İyi okumalar,

KÜNYE:

KİTABIN ADI: BEŞİNCİ ÇOCUK

YAZARI: DORİS LESSİNG

ÇEVİRİ: NİRAN ELÇİ

YAYINEVİ: DELİ DOLU

SAYFA SAYISI: 140

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir