KÜÇÜK BİR AYRINTI

Birkaç gün önce kızımın kitaplığına epey zaman önce girmiş bir novellayı okudum. Can Yayınları, çağdaş serisinden 1974 doğumlu Filistinli yazar Adania Shibli’nin kaleminden çıkan Küçük Bir Ayrıntı gözden kaçırılmaması gereken bir edebi eser. Filistin topraklarında devam eden işgalin kan gölüne dönüştüğü şu günlerde bu romanı okumak ilginç bir deneyim oldu benim için. Bu Dünya’da yaşamak çok zor. Aklımdan geçen cümle şöyledi, ‘Üstelik son üç dört yıldır. Bir yandan pandemi, o biter bitmez Ukrayna ve Rusya savaşı, ekonomik durumumuz derken Filistin de yaşanan kanlı işgal. Ona savaş bile denemez diye düşünüyorum çünkü bir savaş olması için eşit güç gerekir.’ Ancak hemen başka bir soru belirdi zihnimde, ‘Bu haller sadece günümüze özgü müdür? Dünya tarihi insanların birbirlerini yok etmeye çalıştığı toprak, din, ırk savaşlarıyla dolu değil mi?’ İşte ben Filistin meselesini tüm yönleriyle anlamaya çalışırken bu kitapla yolum buluştu. Bir günde okudum. Kitabın konusunu kısaca özetleyeyim: Küçük Bir Ayrıntı 1949 yazında, Filistinlilerin yedi yüz bin kişinin sürülmesine sebep olan Nekbe felaketinin yasını tuttuğu ve İsraillerin Bağımsızlık Savaşı’nı kutladığı dönemde başlıyor. İsrail askerleri Negev çölünde devriye gezerken bir grup bedeviyi öldürür. Bir genç kızı da esir alırlar. Sonra bu kıza tecavüz ederler ve kamp alanlarına çok da uzak olmayan bir yere gömerler. Kitabın ikinci bölümde günümüze yakın bir zamanda Ramallah’ta yaşayan genç bir kadın bu olayın peşine düşer. Beklenmedik (!) bir sonla karşılaşır.

Kitabın arka kapağında, savaş, şiddet ve bellek üzerine tüyler ürpertici bir roman olduğu belirtilirken Filistinlilerin mülksüzleştirilmesi ve işgal altındaki yaşam gibi konuları ustalıkla ele alındığı vurgulanıyor.

Bu akşam Ahıska Türkleri’nin İkinci Dünya Savaşı sırasında on altı yaşını doldurmuş tüm erkekleri askere alınırken kadın, yaşlı ve çocuklarının Stalin yönetimi tarafından bir trene doldurularak bilinmezliğe doğru yola çıkarılışının belgeselini izledim. Yüz bin insan daracık vagonlara doldurulmuş, yolculuk sırasında on yedi bin beş yüz kişi ölmüş. Kalanların bir kısmı da gittikleri yerde. Yazımın başında değindiğim konuya geliyor dayanıyoruz. Coğrafyanın neresi olduğu fark etmeksizin insanın insana ettiğinin mantık sınırları çerçevesinde bir açıklamasını bulamıyorum.

Küçük Bir Ayrıntı beni çok etkileyen, modern bir edebi eser. İki bölümden oluşuyor. İlk bölüm 1949 tarihli gerçek bir olaya dayanırken ikinci bölüm tarihi gerçeğin peşine düşen bir kadının günümüzden geçmişe bakışını işliyor. İlk bölümde üçüncü tekil anlatıcı tercih edilmiş. Bedevileri öldüren birliğin başındaki komutanın sıcaktan şikayeti, her keşiften sonra gelip elini yüzünü, koltuk altını yıkaması, terden, kokudan ve pisten arınmaya çalışması bunu metnin içinde tekrarlar olarak kullanılması çok etkileyici. Her iki bölümde de köpek sesinin bir uyaran olarak kurguda yerini alması da bu etkiyi güçlendiriyor. İlk bölümde genç kızın yanında bir köpeği var ve askerlerin kıza zarar vereceğini düşündüğü her an, kızın ölümüne kadar hep havlıyor. İkinci bölümde aynı zamanda anlatıcımız olan, burada ben anlatıcıya dönüyor yazar, kahramanımız yeni taşındığı evde gece yarısı hiç susmayan köpek havlamasıyla bir şekilde uyarılıyor. Takıntılı, meraklı ama tedirgin bir kişiliği olan genç kadın yayınlanan bir haberin peşine düşüyor.

Sınırlar dahilinde hareket etmeyi ve sınırları aşmamayı başaranların sayısı pek azdır ve ne yazık ki ben bunlardan biri değilim. Nerede bir sınır görsem ya ona doğru koşar, üstünden atlarım ya da sinsi bir manevrayla bir adımda diğer yanına geçiveririm. Aslında bu iki davranışım da bilinçli bir tavırdan ya da sınırlara karşı direnmeyi içeren planlı bir arzudan değil tamamen ahmaklığımdandır. syf. 54

Her iki bölümde de hikâyenin tam ortasında kadınlar duruyor. Bu da bize zamanlar değişse de eylem ortasına kalan kadının sıkışmışlığını, kurban oluşunu anlatıyor. Geçmiş zamandaki küçük ayrıntının peşine düşüp, genç kızın öldürüldüğü yere gidip mezarını bulmak isteyen kadın Filistin’de yola düşüyor. Dört bölgeye ayrılmış ülkede bir sınır kapısından diğerine geçebilmek için bir arkadaşının kimliğiyle araç kiralıyor, her kontrolde korkudan kendinden geçiyor. Çocukken yaşadığı yerlerin sanki kendisi, ailesi ya da diğer Filistinli’ler hiç yaşamamışçasına nasıl değişime uğradığını görüyor.

Çok kısa ama çok katmanlı bir yolculuk sunan, düşündüren bu novellayı mutlaka okuyun derim. Savaşın sürdüğü topraklarda yaşamış, büyümüş birinin bakış açısıyla modern bir edebiyat eseriyle karşılaşacaksınız. Kitabın kapağını kapattıktan sonra felsefi, sosyolojik ve edebi teknikler açısından bir çok şeyi düşünürken bulacaksınız kendinizi.

İyi okumalar,

KÜNYE:

KİTABIN ADI: KÜÇÜK BİR AYRINTI

YAZAR: ADANIA SHIBLI

ÇEVİREN: MEHMET HAKKI SUÇİN

YAYINEVİ: CAN YAYINLARI

SAYFA SAYISI: 104

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir